Kasım Ayı Arıcılık | Arı Besleme

Kasım Ayı Arıcılık

Kasım ayı, arıcılıkta sonbaharın son dönemini ve kışlatma sürecinin kritik aşamasını temsil eder. Bu dönemde yapılacak gözlemler, kış kayıplarını öngörmede çok değerlidir.

Havanın serinlemesine rağmen arıların hala yoğun uçuş yapması, kovan içinde bir sorun olduğunu gösterebilir (ana arı kaybı veya aşırı varroa baskısı vb.).

Kışa girecek güçlü koloniler Kasım ortası itibariyle sakinleşmiş, uçuş deliklerini az kullanır hale gelmiş olmalıdır.
Özellikle sabah erken saatlerde ön uçuş tahtasında titreyen veya kümelenen arılar, ya açlıktan ya da varroa kaynaklı virüs yükünden dolayı zayıflamıştır. Bu koloniler kış ortasında hızla çöker.

Arılar agresifleşmiş, “vızıldama tonu” daha tiz hale gelmişse (ince, uzun bir ses tonu duyuluyorsa), ana arı yokluğu veya yaşlı ana arı belirtisidir. Kasımda anasız kalan koloniler genellikle kışı çıkaramaz.
Kasım başında bir avuçtan az kış arısı kalmışsa, bu koloni büyük olasılıkla zayıf girecektir. Kışa girerken arı yoğunluğu en az 5–6 çerçeve (yoğun kaplı) olmalıdır.

5–6 çerçeve tavsiyesi geneldir ama her bölgeye, hatta her kovan tipine göre değişir.
Soğuk iklimli bölgeler (örneğin İç Anadolu, Doğu Anadolu, yüksek rakım), Uzun kış süresi (4 aydan fazla), Nemli kış koşulları veya Modern 10 çerçevelik kovanlar için geçerlidir. Bu durumda koloni, kış boyunca uzun süre uçuş yapamayacağı için fazla kış arısı stoğuna ihtiyaç duyar. Yani 5–6 çerçeve burada “güvenli kışlatma sınırı” anlamına gelir.

Iyi izolasyon yapılan, yeterli ve doğru konumda bal stoğuna sahip olan ve sağlıklı ve genç arılar ile kışlayan koloniler de 3–4 çerçeve gayet iyi kışlayabilir. Ancak bu koloniler erken ilkbaharda hızlı desteklenmezse, gelişim geride kalır. Yani “kışı çıkarır ama baharı yakalayamaz” riski vardır. Bu nedenle gerektiği yer ve doğru zamanda desteklenmelidir.

3–4 çerçevelik küçük koloniler birbirine yakın veya yan yana (grup halinde) kışlatılırsa, birbirlerinin ısı alanını desteklerler. Küçük koloniyi tek başına açıkta bırakmak çoğu zaman ölüm nedenidir, sayıdan çok ortam önemlidir.
Kasım ayında kapağı açınca yoğun nem, küf veya ekşi bal kokusu varsa, kovanın havalandırması zayıftır. Bu durum, arıların kış ortasında boğulmasına veya nosema artışına yol açabilir.

Arılar kış salkımını oluştururken bal stoğuna yakın olmalıdır. Eğer ballar üstte değil yanlarda kalmışsa, arılar kışın açlıktan ölebilir. Bu genellikle sonbaharda yanlış ballık/kuluçkalık düzenlemesinden kaynaklanır.
Kasım ayında bile kovan dibinde varroa düşümü gözlemleniyorsa, parazit yükü çok yüksektir. Böyle kolonilerde kış arıları kısa ömürlü olur ve Şubat’a çıkmadan sönebilir. Arılar kanatlarını yana açarak yürüyorsa (DWV belirtisi), bu koloni büyük risk altındadır.
Kovan önünde kahverengi dışkı lekeleri varsa veya kovan içi asitli, mayalı bir koku hissediliyorsa, Nosema riski yüksektir. Bu koloniler kışın içeri dışkılama yaparak kovanı kirletir ve erken çöker.

Ekim sonu–Kasım başında verilen yüksek su oranlı (seyrek) şuruplar tam olgunlaşmaz, fermente olur. Bu durum arılarda ishal, sindirim bozukluğu ve nosema artışına yol açar.

Çok sıkı sıkıştırılmış kovanlarda nem birikir ve bu durum arıların kış salkımı içindeki oksijen dengesini bozar. İyi kışlatma, sadece ısı değil, denge ve kuru hava ister.
Kış ölümlerinin en az %60’ı soğuktan değil, nemin yoğuşup arı kümesinin üstüne damlamasından kaynaklanır. Çoğu arıcı “kovanı sıcak tutsun” diye fazlaca sıkıştırır. Bu, yoğuşma noktasını kovanda yükseltir.
Eğer gece-gündüz sıcaklık farkı 10 °C’den fazla ise, üstte kuru havalandırma deliği bırakmak (5 mm) yaşamsaldır.
Uçuş deliği önünde balmumu kırıntılarının bulunması, Arıların içerde “temizlik yapması” kaynaklıdır; çoğunlukla fare veya balmumu güvesi rahatsız etmiştir.

Kovan kapağında terleme varsa fazla nem belirtisidir; havalandırmayı iyileştirin.
Kovan girişinde karınca faaliyeti varsa Koloni zayıftır; karıncalar güçlü kolonilere yaklaşamaz.
Güçlü koloni sabit, düşük frekanslı bir uğultu yapar. Düzensiz veya sessiz ses, kış salkımının zayıfladığını gösterir.
Akşam geç saatte uçan arılar,  parazit baskısı veya yön kaybı belirtisidir, kışın erken çökme olasılığı yüksek olabilir.
Kış arısı fazla olan kolonilerde arılar daha tombul, parlak, sakin görünür. Yaz arısı baskın koloniler daha küçük, hızlı titreşimli ve saldırgan davranır, bu koloni kışın çökebilir.

Her bal eşit değildir. Bazı bitki balları kış için “ağır”dır. Ayçiçeği, pamuk, kolza (kanola) balı = yüksek kristalleşme riski, arılar ulaşamayabilir. Yonca, kekik, üçgül, dağ çiçekleri = ideal kış balıdır.
Kasım ayında kovan önünde “yerde yürüyen ama uçamayan” 1–2 arı bile varsa, bu durum erken sinyaldir.Ekim sonunda 2–3 yürüyen arı görülen kolonilerin, Aralık sonuna kadar %50’si çöktüğü konusunda bilimsel bir araştırma vardır.
Soğuk havada bile giriş deliğinde sürekli “kanat çırpma” varsa, bu karbondioksit dengesizliği anlamına gelir. Ya alt havalandırma kapalıdır, ya kovan çok sıkıştırılmıştır. Kış kümesi içindeki CO₂ %5 üzerine çıktığında arılar “uyku moduna” geçer ve erken ölümler başlar.Üst kapağı kısa süre açtığında yoğun nem buharı çıkıyorsa, içeride CO₂ birikmiştir.

Kış öncesi akşam saatinde, kovanın yanına hafifçe parmağınızla vurun. Sağlıklı koloni kısa bir “vızz” yapar, sonra sessizleşir.
Zayıf veya anasız koloni ise uzun, sinirli bir uğultuya girer.
Elinizi uçuş deliğine yaklaştırın. Ilık bir hava hissediyorsanız salkım aktif ve dengelidir.
Tamamen soğuksa küme çok küçülmüş veya merkezde olmayabilir. Soğuk hava çıkan (negatif hava akımı) kovanlar, genellikle içeride fazla nem biriktirir.

Bu kolonilerde Şubat sonunda Nosema görülme oranı %40 daha yüksektir.
Eski peteklerde (3+ yıllık) mantar sporları ve bakteri kalıntıları bulunur. Kış boyunca nemle birleşince bu mikroorganizmalar çoğalır ve arı bağırsak florasını bozar. Bu yüzden küçük kolonileri eski peteklerde değil, yeni kahverengileşmiş petekte kışlatmak gerekir.
Arı kümesi genelde balın altında oluşur. Eğer küme çok yana kaymışsa, kışın yön değiştiremez ve açlıktan ölür. Kasım kontrolünde çerçevelerin üst kısmında arılar bal sıralarının tam ortasında olmalıdır.

Yana küme” yapan kolonilerde ölüm oranı, merkezde kümelenenlere göre 3 kat daha yüksektir. Küme hangi taraftaysa, yanındaki dolu çerçeveleri o tarafa yaklaştırmak yararlı olabilir.
Çok sessiz kalan, hiçbir uğultu vermeyen koloni genellikle hipoaktif ya da anasızdır. Sağlıklı koloni “sakin ama canlı” uğultu yapar. Sessizlik = metabolik düşüş veya ölüm kümesinin ilk evresi olabilir.
Bazı koloniler Kasım’da bal kokusunu azaltır, yani kovanın dışı bal gibi kokmaz. Bu, arıların yağmacılardan ve avcılardan  “gizlenme davranışı”dır. Bu davranış genellikle kış arısı dengesi iyi, varroa baskısı düşük kolonilerde görülür. İlginç ama güvenli bir işarettir. Bu kovanlar genelde bahara çok güçlü çıkar.

arıcılık